
Antik Çağı
Yunan kolonizasyonu öncesinde bölgede Anadolu'nun yerli halklarının varlığı bilinmekte olup Hitit kaynaklarında "Kaşka" adyla geçen kendir ziraati yapan savaşçı bir halkın bahsi geçmektedir. MÖ 7. yüzyılda Miletli kolonistler tarafından kurulan kent merkezinin çevresi sonradan Laz oalrak anılacak Kolh halkına ait köyler bulunmaktadır [6]. MÖ 6. yüzyılda Pers krallığı'nın’in eline geçen bölge, daha sonra Kapadokya ve Makedonya krallıklarının yönetiminde kalmış, Pontus Krallığı'nın kurulmasınınardından tüm Karadeniz bölgesi gibi Mithridat hanedanı tarafından yönetildikten sonra, Roma İmparatorlu'ğunun Anadolu'yu işgal etmesini sağlayan Zela savaşında Mithridates yenilince MS. 1. yüzyıldan 13. yüzyılda Trabzon İmparatorluğu'nun kuruluşuna dek Roma yönetiminde kalmıştır.
Roma
Pontus Devletinin yıkılıp Roma hakimiyetinin başlamasından sonra Giresun yöresinin diğer yerli halkları süratle kimliklerini kaybederek tarih sahnesinden çekildi. Ancak bunların aksine Canlar Roma ve hatta Bizans döneminde bile kimliklerini kaybetmediler. Roma döneminde Giresun Karadeniz'in oldukça önemli bir şehri durumundaydı. Bu dönemde şehir kendi adına para basma yetkisine sahip olacak kadar gelişmişti.
Trabzon İmparatorluğu
Antik Trapezus (Bk), Sinop’lu kolonistler tarafından MÖ 756 yılında kurulan, doğudaki en eski Yunan kolonilerinden biri-sidir.
Antik Trabzon hakkında en eski ve de-taylı bilgiyi MÖ 401 yılında Onbinler olarak anılan paralı askerlerin arasında bulunan Yunanlı yazar Xenophon’un, Anabasis adlı eserinden almaktayız.
Modern Trabzon’un çevresindeki illere bir göz atınca ister istemez antik Trape-zus’la aynı yerleşim alanı olup olmadığı so-rusuna cevap aranmaktadır:
Antik Kotyora, modern Ordu’yla, Kerasunda, Giresun’la, Argyropolis, Gümüşhane ile farklı alanlarda gelişmişlerdir. Acaba Palaia Tra-pezous (Eski Trabzon) denilen ve bugünkü Rize sahilinde Furtuna Deresi’yle, Hakorda Deresi boyunca 2 km. uzunluğundaki alan-da yer alan alan Ksenophon’un, Trapezus di-ye tanımladığı yermidir? Rus ordusu 1. Dünya savaşında 5 Mart 1916’da bu bölgeye çıkarma yapmış ve yaşayanları Megreli (Lazcanın Megrelceyle benzerliğin-den dolayı) olarak tanımlamıştır
|